Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunları arasında bulunuyor. Tanı olanaklarının gelişmesi ve sağlık kuruluşlarından yararlanma olanaklarının artması ile her yıl daha çok kanser vakası teşhis ediliyor. Ülkemizde kanser hastalıkları, kardiyovasküler hastalıklardan sonra sebebi bilinen hastalıklar arasında ikinci sırada yer alıyor.
Dünyada da kanser insanlığı en çok tehdit eden hastalıklardan biri. 2012 yılında dünya çapında yeni kanser vakası sayısı 14.1 milyon; kansere bağlı yıllık yaşam kaybı sayısı 8.2 milyon iken; 2020 yılında Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) tarafından yayınlanan Dünya Kanser İstatistikleri’ne göre bu sayı 19.3 milyon yeni kanser vakası ve 10 milyon ölüm olarak bildirildi.
İstatistiklere göre dünyada her 5 kişiden biri yaşamları boyunca kansere yakalanıyor ve 8 erkekten 1'i ve 11 kadından 1'i kanser nedeniyle yaşamını kaybediyor. Aynı araştırmaya göre dünya çapında, kanser teşhisi konduktan sonraki 5 yıl içinde hayatta olan toplam kanser hastası sayısının (5 yıllık prevalans) 50.6 milyon olduğu tahmin ediliyor. Son zamanlarda tüm kanserler arasında en ölümcül kanser türü olan akciğer kanseri ise her yıl 1.8 milyon insanın yaşamını kaybetmesine neden oluyor. 2040 yılında dünya genelinde yaklaşık 28.4 milyon yeni kanser vakası olacağı öngörülüyor. Bu sayı 2020 yılındaki yaklaşık 19.3 milyon vakanın sayısında yüzde 47’lik bir artışa karşılık geliyor.
Ülkemizde en sık görülen ve tüm kanserlerin yarısından fazlasını oluşturan ilk 5 kanser türü akciğer kanseri, meme kanseri, kolorektal (kalın bağırsak) kanser, prostat kanseri ve tiroit kanseri olarak sıralanıyor. Akciğer kanserinde hastaların yarısından fazlası ileri evrede teşhis ediliyor.
Akciğer Kanseri İstatiskleri
Akciğer kanserlerinin yaklaşık yüzde 80-90’ı tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı ile oluşuyor. Diğer risk faktörleri arasında pasif içicilik (sigara), akciğer kanseri yönünden aile öyküsünün varlığı, bazı vitaminler, radon/asbest gibi kimyasallar, arsenik gibi endüstriyel ürünler ile radyasyona maruz kalma, bazı organik kimyasallar, hava kirliliği ve tüberküloz yer alıyor.
Akciğer kanserinde başta sigara olmak üzere solunum yolu ile vücuda girerek solunum yolları iç örtüsünde kronik, tekrarlayıcı travmalara sebep olan durumlar, hücre DNA’sında değişikliklere sebep oluyor. Mutasyon dediğimiz bu değişiklikler hücrelerde hızlı ve kontrolsüz çoğalmanın yanında “ölümsüzlük” özelliğini de kazanıyor. 50 yaşından sonra bu risk artmaya başlıyor, 60 yaşından itibaren ise zirveye ulaşıyor. Çevresel veya mesleksel asbest, maruziyetten 30-40 yıl sonra ortaya çıkan akciğer kanserinden sorumlu olabiliyor.
Akciğer kanserinin en sık izlenen belirtileri arasında, geçmeyen veya giderek kötüleşen öksürük, öksürürken kan veya kanlı balgam çıkarmak, derin nefes alırken, öksürürken veya gülerken kötüleşen göğüs ağrısı, iştahsızlık, halsizlik, yorgunluk ve kilo kaybı, ses kısıklığı, nefes darlığı, sürekli tekrarlayan veya geçmeyen bronşit veya zatürre gibi akciğer enfeksiyonları bulunuyor.
Akciğer Kanserinde Erken Teşhisin Önemi
Akciğer kanseri günümüzde erken teşhis edildiğinde farklı yöntemler ile tedavi edilebiliyor. 20-30 yıldır sigara içen veya sigarayı bırakalı 10-15 yıldan az olan, 55-80 yaş arası sağlıklı kişilerde düşük doz akciğer bilgisayarlı tomografisi ile erken tanı amaçlı tarama programları öneriliyor.
Hastalığın tanısı için düz akciğer röntgenleri ile akciğerde kitle tespit edilen kişilere öncelikle bilgisayarlı tomografi çekiliyor. Elde edilen üç boyutlu görüntü ile kitleye nasıl ulaşılabileceğine karar veriliyor ve biyopsi işlemi gerçekleştiriliyor. Gerekli görüldüğü takdirde farklı görüntüleme tetkikleri de yapılabiliyor. Hastadan hastaya farklılaşabilmekle birlikte tedavi kararında hastalığın yeri, evresi, hastanın yaşı ve diğer sağlık sorunlarının varlığı gibi birden fazla faktör etkili oluyor. Multidisipliner bir çalışma gerektiren bu tedaviler; cerrahi, hedefe yönelik tedaviler, radyoterapi, kemoterapi gibi farklı seçenekleri içeriyor.
Siemens Healthineers Türkiye olarak Haziran 2022’de kamuoyu ile paylaştığımız Sağlık Okuryazarlığı Araştırma Raporumuz’da halkımızın %82’sinin check-up yaptırmadığını; yaptıranların ise ortalama 2,5 yılda bir check-up hizmeti aldığını gördük. Bu nedenle kamuoyunda sağlık okuryazarlığı ve bilinci oluşturma amaçlı çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Kamuoyunda farkındalığı artırmak, akciğer kanseri konusunda önemli bilgileri almak, risk faktörlerini bilmek ve kendimizi korumak için neler yapmamız gerektiğini öğrenmek üzere Koç Üniversitesi Hastanesi’nin değerli doktorlarıyla bir röportaj serisi gerçekleştirdik. Röportajları aşağıda izleyebilirsiniz.