D vitamini eksikliği dünya çapında en sık görülen sağlık sorunlarından biridir.
Dünyada yaklaşık bir milyar insanın D vitamini eksikliğine veya yetersizliğine sahip olduğu düşünülüyor.1 Yenidoğanlardan, çocuklara ve yetişkin yaş guruplarına kadar her yaş grubu için pek çok sağlık fonsiyonunu destekleyen ve etkileyen vitaminlerden biri olan D vitamini bazı gıdalarda doğal olarak bulunabilmekte, besin takviyesi olarak da alınabilmektedir. Esas olarak güneş ışığından gelen ultraviyole (UV) ışınlarının etkisiyle ciltte sentezlenmektedir.
Coğrafi durum, yaşam ve beslenme tarzı gibi faktörlerden de etkilenen D vitaminiyle ilgili ülkemizde 111 bin kişi üzerinde yapılan ve tüm toplumu kapsayan bir çalışmaya göre; yüzde 63 oranında D vitamini eksikliği görülmektedir. Yeni doğanlar, çocuklar, hamileler, genç erişkinler gibi özel grupta yüzde 86'ya varan oranlarda, yaşlı popülasyonda ise yüzde 40-50 oranında D vitamini eksikliği saptanmaktadır.2
Siemens Healthineers Sağlık Okuryazarlığı Araştırması 2024’e dahil olan katılımcılara ‘’ Yarın kan testi yaptırmak isteseniz, öncelikle hangi konulardaki değerlerinizi öğrenmek isterdiniz?’’ sorusunu yönelttiğimizde D vitamini, kan testi parametreleri arasında halkımızın en çok merak ettiği vitaminlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Bilmende Fayda Var platformumuz aracılıyla D vitamini ile ilgili tüm merak edilenleri Siemens Healthineers Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Laboratuvarı Medikal Direktörü Prof. Dr. Filiz Akbıyık’a sorduk.
Röportaj için Sayın Akbıyık’a teşekkür eder; iyi okumalar dileriz.
D vitamini nedir?
D vitamini, vücutta kalsiyum ve fosfor emilimini düzenleyen, yağda çözünen ve depolanabilen bir vitamindir. Vücutta sentezlenip hedef dokularda hemen her hücrede fonksiyon göstermesi nedeniyle bir hormon olarak da kabul edilir. D2, bitkisel (ergokalsiferol) ve D3, hayvansal (kolekalsiferol) olmak üzere iki formu vardır. Cildin güneşle teması sonucu üretildiği için “Güneş Vitamini” olarak da bilinir. Ülkemizde güneşli gün sayısı çok olmasına rağmen D vitamini eksikliği sık görülmektedir. Bunun iki ana nedeni genel olarak beslenme ile ve/veya güneş ışığı ile yeterli D vitamini alamamaktır.
D Vitamini nasıl üretilir? Güneş ışığı yeterli midir? Hangi kaynaklardan alınabilir?
İnsan vücudundaki D vitamininin %90-95’i ciltte güneş ışınları aracılığıyla sentezlenir. D vitamini öncülü olan 7-dehidrokolesterol ultraviyole B ışınlarının etkisi ile previtamin D3 formuna dönüşür ve önce karaciğere taşınarak 25 hidroksivitamin D formuna sonrasında da böbrekte en aktif formu olan 1,25-dihidroksivitamin D’ye dönüşür.
Vitamin D sentezini cilde ulaşan UV-B (280-320 nm) ışını sağlar. Bu dalga boyu ciltte güneş yanığına neden olabileceğinden maruz kalma şekli ve süresi önemlidir. Genel olarak, haftada birkaç kez, 10-30 dakika boyunca yüz, kollar ve bacakların güneş görmesi yeterlidir. Bu süre, cilt tipi, yaş, coğrafi konum ve mevsim gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Cilt renginin koyu olması, yaşın ilerlemesi, güneş kremi kullanımı ve kapalı mekanlarda fazla vakit geçirmek gibi faktörler üretimini azaltabilir. Ayrıca cam arkasından alınan güneş ışını vitamin D sentezinde etkili değildir.
Vitamin D, gıdalarla da alınabilir. Özellikle yağlı soğuk su balıkları, deniz ürünleri ve yumurta oldukça yüksek oranlarda D vitamini içerir. D vitamini ile zenginleştirilmiş gıdalar ve takviye preperatları diğer kaynaklardır.
D vitamini ölçümü ve gereksinimi nasıldır?
D vitaminin yeterliliğinin en iyi göstergesi serum 25(OH) D düzeyinin ölçümüdür. Günümüzde klinik laboratuvarlarda güvenilir sonuç verebilen otomatize analizörler ile D vitamini ölçümü hızlı ve kolay yapılabilmektedir.
Türk Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Kılavuzuna göre; 25(OH) vitamin D düzeyi >30 ng/ml (75 nmol/L) ise yeterli; 20-30 ng/ml (50-75 nmol/L) aralığında ise yetersiz; <20 ng/ml (50 nmol/L) ise eksik ve <10 ng/ml (25 nmol/L) durumunda da ciddi eksik olarak kabul etmektedir.
Ciddi yetmezliği olan bireylerde takviye tedavilerle serum 25(OH)D seviyesinin 30ng/ml olması hedeflenmelidir. Hedefe ulaştıktan sonra ise hastanın yaşına ve bireysel sağlık risklerine uygun olarak günlük tavsiye edilen miktarda D vitamini alması gerekir.
Tavsiye edilen D vitamini; 1-18 yaş çocuklar ve 70 yaşına kadar olan yetişkinler için günlük 600 internasyonel ünite IU (15 mcg)’dir. 70 yaşından sonra günlük 800 IU alınması önerilmektedir. Gebelik durumunda ve emziren annelerde de tavsiye edilen doz günlük 600 IU’dir. D vitamini yağ içeren öğünlerle birlikte alındığında, aç karnına alınıma göre ortalama %32 daha fazla emilim sağlanmaktadır.
Dünya çapında yaklaşık 1 milyar insanda ülkemizde ise her üç kişiden ikisinde D vitamini eksikliği olduğu düşünülmektedir. D vitamini eksikliği olduğu öngörülmektedir. Türkiye’de yapılan çalışmalarda ise %90’a varan yetersizlik ve %70 civarında eksiklik olduğu gösterilmiştir. D vitamini eksikliğindeki bulgular, eksikliğin derecesi ve süresi ile ilişkilidir. Hastaların çoğunda orta ve hafif derecede eksiklik olduğunda herhangi bir bulguya rastlanmamakta ancak laboratuvar taramaları sırasında saptanabilmektedir. Kemiklerde mineral yoğunluğunun azalması, kütle ve yapısının değişmesi ile giden hastalıklarda, sık düşme ve kırıkların oluştuğu durumlarda, kas, böbrek ve karaciğer hastalıkları olanlarda, mide ameliyatı geçirenlerde, beslenme bozukluğu durumlarında, gebelik ve emzirme sürecinde olanlarda, obezlerde, yaşlı bakım evlerinde, günün önemli kısmını kapalı alanlarda geçiren bazı özellikli gruplarda D vitamini düzeyinin belli aralıklarla ölçülmesi önerilmektedir.
D vitamini eksikliği belirtileri nelerdir?
D vitamini eksikliğinde genel vücut ağrısı, yorgunluk, baş ağrısı, denge problemi, kemik erimesi, kuvvet kaybı, saç dökülmesi, depresyon, uykusuzluk, aşırı terleme, kilo vermekte güçlük çekme gibi spesifik olmayan bulgular görülebilmektedir. D vitamini eksikliği çocukluk çağında başlamışsa iskelet yapısında değişikliklerle seyreden kemik ağrıları, kas güçsüzlüğü, halsizlik gibi bulgular ve kırıklar olabilmektedir. Bağışıklık sisteminde ve enfeksiyonlara karşı koruyucu rolü nedeniyle D vitamini eksikliğinde sık astım atakları, üst/alt solunum yolu enfeksiyonları ve iyileşme süreçlerinde uzama görülmektedir. Ayrıca kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, allerji, otoimmün hastalıklar ve bazı kanser türleri D vitamini eksikliği ile ilişkilendirilmektedir.
D vitamini fazlası zararlı mıdır?
Vücutta depolanan bir vitamin olması nedeniyle aşırı kullanımı, kan düzeylerinin 150 ng/ml’den yüksek olması ‘D vitamini intoksikasyonu’ olarak adlandırılmakta ve yan etkilere neden olmaktadır. Bu gibi durumlarda doku ve eklem kireçlenmeleri, damar hastalıkları, böbrek hasarı ve taş oluşumu görülebilir. D vitamini toksisitesine bağlı ağız kuruluğu, baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, kalp atım düzensizlikleri, hipertansiyon gelişebilir.
Prof. Dr. Filiz Akbıyık